Bir canlının kendisini güvende hissetmediği
zaman bir cismin arkasına saklanması doğal bir korunma davranışıdır. İnsan
yavrusu da hayatının ilk yıllarından başlayarak masaların, sandalyelerin,
dolapların altına ve arkasına saklanır. İnsan büyüdükçe kendisini tehdit eden
durumları yaşadığında, saklanma davranışı biraz daha incelik kazanır ve altı
yaş dolaylarında çocuk, cisimlerin arkasına saklanmak yerine kollarını
kavuşturarak kendisini koruyucu bir engel oluşturur ve bu engelin arkasına
gizlenir. Bu davranışı yaşamın daha ileri dönemlerinde, örneğin gençlik
döneminde bacak bacak üstüne atmayla oluşturulan engel izler. Kişisel olarak
bu davranışı kendi çocuklarımızda çok açık olarak gözlediğimizi söyleyebiliriz.
Yedi yaşından itibaren oğlumuz kollarını kavuşturup, bedenini geriye çekip,
başını öne eğerek durduğunda, daima kendisini zorlayan veya tehdit eden bir
durumun varlığını fark etmişizdir. Gerçekten de bu davranış gençlik ve
yetişkinlik döneminde de, daha sonraki yıllarda da bir hayat boyu devam eden
olumsuz, savunmaya yönelik bir tavırdır ve kişinin kendisini tehdit altında
hissetmesinin en açık işaretidir.
Giyim alanındaki büyük bir kuruluş, bir
yönetici arıyordu. Bu amaçla eğitimi ve geçmişi oldukça parlak bir adayla
mülakat yapılıyordu. Aday, marka, ürün yönetimi ve işletme konularındaki
sorulara cevap verirken oturduğu koltuktan öne eğiliyor, yüzü, elleri ve
kollarıyla ifadesini destekleyen jestler kullanıyordu. Ancak adayın o güne
kadar çalışmadığı tekstil alanıyla ilgili sorular sorulmaya başlayınca, aday
koltuğa yaslanıyor, kendisini geri çekiyor ve kollarını kavuşturuyordu.
Birçok
kimse kollarını alışkanlıktan kavuşturduklarını veya kendilerini böyle daha
rahat hissettiklerini söylerler. Bu noktada yine psikolojinin altın kuralını
hatırlamakta yarar vardır. Dışlaşan davranış insanın iç dünyasına yansır ve
insan nasıl davranıyorsa, kendisini öyle hisseder.
Yorumlar
Yorum Gönder