Politikacı ve
işadamlarının karşıya mesaj vermek için kullandıkları aksesuarlar da vardır.
Hırkanızdaki timsah logosu 'bakın benim bunu alacak kadar param var' mesajını
verirken, yıllar önce 'Polo oynayan beyefendi' diye yorumladığınız bir logo,
sahtesi çok yapılıp, tüm tatil yörelerinde tezgahlarda üç tanesi 10 dolara
satıldığı için ' Elinde çomakla beygiri döven herif' , durumuna düşüp eski
havasını kaybedebilir.
' Ye kürküm ye' (fine feathers make fine birds) gibi
atasözleri tüm dünyada geçerli olduğu için Amerika'da zıpır yuppie'ler için
'rolex' saat ve benzeri pahalı kuşamları kiralayan dükkanlar var(Marka
düşkünlüğünün salaklık düzeyine geldiği ülkemizde bu iş kolunun uyanık
girişimcilerce değerlendirilebileceği kanısındayım.)
Evet aksesuarlarla etrafa
bir çok mesaj verebilirsiniz, örneğin gözü bozuk olmadığı halde numarasız
gözlük takanlar, etrafına bilgili ve entelektüel bir hava verirler. Güneş
gözlüğünün de verdiği mesajlar vardır; bıçkınlık, (ya da 'Ne zaman karşıma bir
tele vole kamerası çıkacak? Ne zaman ünlü olacağım?' diye bekleyenlerin
kendilerini saklıyormuş gibi görünüp aslında her gece ekranda olma isteği)
gibi tavırları yansıtır. Bir de, kapalı havalarda bina içinde bile güneş
gözlüğü takanlar vardır. Profesyoneller gözlüğü karşısındakini yönlendirmek
için de kullanır. Bir açık oturumda dikkat edin, deneyimli ve gözlüklü bir
politikacı karşısındaki konuşurken gözlüğünü takar, kendi konuşurken çıkarır.
Bu hareket karşısındakini bir süre sonra Pavlov'un köpeği haline getirir.
Gözlüğü çıkardığı anda sözün ona geçtiğini karşısındaki hisseder ve susar.
Sigara, pipo, puro da ayrı mesajlar verir. Sigara daha günlük ve sıradandır ,
her gün rastlayabilirsiniz. Hızlı, çabuktur. A tipi diye sınıf1andırılan
(aceleci, çabuk karar verebilen, hırslı, sorumluluk sahibi, çabuk sinirlenen)
insanlar sigarayı tercih eder. Pipo içmek ise bir tür törendir, uzun zaman
ister , pipo entelektüel, biraz karamsar, çoklukla düşünce ve edebiyat, ince
bir müzik zevkidir. B tipleri (sakin, yavaş karar veren, hırssız, geniş, zor
sinirlenen) pipoyu tercih eder. Puro içerek başka mesajlar verirsiniz,
insanlara dersiniz ki: ''Benim kaçakçılıkla zengin olduğumu herkes biliyor ,
uma bakın koca bir kulübün başındayım ve kimse bana dokunamaz'', ya da ''Ben
bakanım ama müteahhitlerle, onların özel uçaklarıyla yurtdışına gidip %5
komisyonla iş bağlıyorum'' veya ''Kocam inanılmaz yükseldi ve devletin bu
kademesine geldi, şu anki makamımla, kendim arasındaki bir türlü
hazmedemediğim bu farkı kapatmaya çalışıyorum, bakın puro içiyorum, bakanlara
el öptürüyorum'' veya ''Floş kaçakçılığıyla zengin oldum, ama bakın l.sınıf
tarım arazisine yaptırdığım, imar izni olmayan konutların açılışını devletin
başındaki insanlara yaptırıyorum, garibanların evini yıkarsınız ama benim
siteme dokunamazsınız'' ya da ''O adamı benim öldürttüğümü bütün bir şehir
halkı biliyor ama; benim öyle bir politik ve medya gücüm var ki, cinayeti
bütün bir medya başka bir adama yükledi, bakın kimse bana dokunamıyor''
dersiniz insanlara. Eminim siz başka eklemeler yapmışsınızdır.
Sigara, puro, pipo
dumanını takip ederek karşınızdakinin ruh halini yakalayabilirsiniz. Bu
olur mu? Olur. Bakın, doğumhane koridorunda volta atan baba adayını düşünün,
dumanı aşağı üflüyordur ve mutlaka sert, keskin bir üfleyişi vardır. Bir işten
başanyla çıkan bir yönetici ise arkasına yaslanıp dumanı yukan üfleyecektir.
Üflemenin sürati ise duygunun yoğunluğunu gösterir. Aşağı yavaş üfleyen daha az
gerginken, sert üfleyen daha sinirlidir. Bir seminerimde dinleyicilerden birisi
''Benim başıma şu geldi, bir keresinde karşımdaki hanım dumanı aşağı yukan
değil de, yüzüme üfledi, peki bu ne anlama gelir?'' diye sordu. Ben de ''Bekar
mısınız?'' diye sordum. 'Evet' cevabını alınca, ''Bunun anlamını bilmezsen
tabii bekar kalırsın'' dedim ve '' Anladım hocam'' cevabını aldım. Bıyıklar,
sakallar da mesaj verir. Bunun aynntısına girmemem gerektiğini düşünüyorum,
çünkü hangi bıyığın veya sakalın değişik bir imaj çağnştırdığını zaten
biliyorsunuz. Bir ömek vermek gerekirse, bir kurban almaya gidiyorsunuz, kurban
satan adam ince telli yuvarlak gözlükleri olan, keçi sakalllı ve papyon takan
birisi, şoka girersiniz. Giyiminiz ve aksesuannızla karşınızdakine kim
olduğunuzu ve kurumunuzu anlatırsınız. İnsanlar sizi giysilerinizle karşılar, düşüncelerinizle uğurlarlar ama;
düşüncelerinize giysileriniz ve aksesuarlarınız değer katar. Mevlana 'nın çok
güzel bir sözü var;
''Ne
insanlar gördüm üstlerinde elbiise yoktu,.
Ne
elbiseler gördüm içinde insan yoktu ''
İş
yaşamımızda etrafınızda dolaşan, bir sürü takım elbise, sizinle toplantıya
giren kalemler, sizden randevu isteyen saat markaları, size iş veren purolar,
ortaklık kurmak isteyen havalı markalı deri çantalar göreceksiniz. Belki de
bir parfüm markasına aşık olacak ve bir güneş gözlüğüyle flört edeceksiniz.
İçinde insan olmayan elbiseleri görebilmeniz için, Mevlana 'nın hayat
tecrübesine sahip olmalısınız. Bu da imkansız. İşe eleman yerleştirme görüşmesi
eğitimi verirken profesyonellere öğretmeye çalıştığım en önemli nokta 'ilk intiba'nın'
etkilerini silebilmeleri. İlk otuz veya doksan saniyede oluşturduğunuz o
intiba kolay-kolay değişmez. Karşınızdaki pala bıyıklı, dalyan gibi işadamının
sağ kulağına takacağı nokta kadar bir küpe sizi görüşme boyunca duygudan duyguya
götürecektir. Satıcılara ve konuşmacılara insanlann aklında kalmalan için
üzerlerinde farklı bir aksesuar bulundurmalan tavsiye edilir , iş görüşmesinde
bunu takın derler. O kadar adayın arasında bir farklılığınız, akılda
kalıcılığınız olsun. Farklı renk bir kravat, bir rozet vs. gibi. O yüzden
gazetelere kendi paralanyla tam sayfa ilan verip ''Türk gurusu Selami aranızda,
hepinize yaşamın ve iş yaşamındaki başannın sırlannı öğreteceğim'' diyen
uzmanlann (veya uzman çavuşlann) pembe üzerine san puanlı papyonlar taktığını
görürsünüz. (Bu yüzden 'guru'nun yanında yaş da yanabiliyor') Cırtlak bir
papyon aklınızda kalır. Yirmi dört resim karesinden farklı olanın bilinçaltına
girdiği gibi. Demirel'in kalabalıklara salladığı şapka gibi, o sizi diğer liderlerden
ayıran bir semboldür. Ecevit'in mavi gömleği ve kasketi gibi, kasket de ayırt
edici bir semboldür. Tayyip Erdoğan karanfillerle özdeşleşmeye çalışırken ,
Erbakan ' ın parlak kravatlan, Mesut Yılmaz'ın beyaz yakalı gömlekleri, Tansu
Çiller'in fulan gibi. Ayırt edici semboller sizi akılda bırakır , Türkeş Döyle
bir şeye ihtiyaç duymadı, kalın kaşlan yeterince farklılık oluşturuyordu.
Hitler'de ise farkı yaratan badem bıyıktı.
Yorumlar
Yorum Gönder